Müzik hepimizi etkiler. Dinlediğimiz ya da ve rahatlarız, kimi zamansa heyecanlanır ve canlanırız. Hayatımızın ilk bir kaç yılında işittiğimiz melodilerin bir çoğu ise beynimize kazılı kalır. Müzik dinlemek salt işitsel ve duygusal değil aynı zamanda motor bir beceridir. Müziği kaslarımızla dinleriz.
Bilinçli bir şekilde dinlemesek de müziğe istemsizce tempo tutarız, yüzümüz, beden dilimiz müziğin yarattığı duyguları dışa yansıtır. (Nietzsche) Northwestern Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmaya göre küçük yaşlarda müzik dersi almış ancak herhangi bir enstrüman çalmamış yetişkin bireylerin, hiç müzik dersi almamış olanlara göre beyinlerinin konuşma seslerine verdiği tepki diğerlerine göre daha hızlı olmuştur. Ayrıca uzun süre bir müzik aleti çalan bireylerin işitsel işlemleme becerilerinin daha gelişmiş olduğu gözlemlenmiştir. Yani öğrenme sürecinin merkezinde işitsel işlemleme becerisi yer almaktadır.
Eğitim alanındaki yeni yaklaşımlardan biri olan 1983 yılında Howard Gardner tarafından (Düşünüş Biçimi Çoklu Zeka Kuramı) adlı eserinde ortaya koyduğu “Çoklu Zeka Kuramı”, zekanın toplumlar ve eğitim üzerinde yıllardır sürüp giden etkisini, yani sadece dil ve matematik zekasını hesaba katan klasik zeka testi ve zeka tanımlamasını tarihe karıştırmıştır. Gardner, zekanın iki değil sekiz yönü olduğunu savunmuştur. Böylece sadece matematik ve dilde başarılı olanların değil, müzikte, sporda, dansta, iletişimde, doğada, resimde kendini gösterenlerin ve kendini iyi tanıyanların da zeki olduklarını savunmuştur. Bu durum özellikle dislektik çocukları kapsayıcı niteliktedir.
Dislektik çocukların iyi oldukları özel bir yetenekleri olabileceği gerek araştırmalarda, gerekse dislektik ünlü mucit, bilim adamı ve sanatçılarda açıkça görülmektedir. Gardner, müzikal zekadaki üstünlüğün, insan zekasının diğer bütün alanlarından daha önce ortaya çıktığına dikkat çekmektedir. Yapılan bazı araştırmalarda, müzik eğitimi ile yaratıcı zeka ve entelektüel görüşün gelişimi arasında paralellikler olduğu, olgunlaşmamış bir beynin müzik aktiviteleri ile zenginleştirildiğinde zeka kapasitesinin geliştiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Örneğin, piyano çalmanın notaları algılayan beynin tuşlara dokunan parmaklara ve pedallara basan ayağa emir vermesiyle bir koordinasyon oluşturarak beynin birden fazla bölgesini aynı anda çalıştırdığını, çok yönlü düşünmeyi ve bağlantılar kurmayı sağladığını, dolayısıyla da beynin hem sağ hem de sol lobunun kullanımını sağladığını belirtmişlerdir. Piyanonun yanında kanun ve bateride aynı işlevi görmektedir. Bu beyin egzersizleri çocukların ileriki yaşamlarını kolaylaştıracak, akademik başarıya katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda çocuğun sosyal yönden daha aktifleşmesine, özgüven kazanmasına ve benlik algısına iyi bir yatırım yapması adına faydalı olacaktır.
Müziği hayatınızdan hiç eksik etmemeniz dileğiyle…
Psikolog Ece ASLANLI
Comments